DÖNÜŞÜM NASIL OLUR?
Tüm insanlar bireysel dönüşümü yani aslında başarı ve mutluluğu istiyorlar. Mutluluk, başarı, vs. her ne uğruna olursa olsun ulaşılması gereken bir yer olduğu söyleniyor ve bizim oraya koşturmamız isteniyor. Buraya kadar pek sorun yok aslında; işte tam buradan sonra başlıyor aksaklıklar. Bu yolda nasıl seyredeceğimiz bizim gerçek dönüşümümüzü etkileyecektir. Bunu birilerine yani kişisel gelişim sektörüne körü körüne inanarak mı ya da gerçeği kişisel gelişimi tümden silmeden mi bulmalı.
Kişisel gelişim eğitmenliği
bir sahne işi değildir ve olmamalıdır. Elbette sahne çok önemli ve etkileyicidir
ve insanları etkilemek zorunluluğu vardır. Bazen duygulanmayı ve çabucak sonuç
veren tavsiyeler, teknikler isteyebilirsiniz ve seminerlerde ağlamak, coşmak
veya hırsla dolmak arzusunda olabilirsiniz. Bunların bir kısmı bir yere kadar
olmalı tabi ki; fakat deyim yerindeyse sadece gaza getirilip dönüşümü beklemek
hayal olur. Bu gibi sahne şovlarının sonucunda gereksiz kendine güvenmeler,
temelsiz kararlar almak, sır adı altında hayatı hafife almak, her türlü işi
beceri gözetmeksizin başarabileceğini düşünmek, meşakkatli yolları geçmeden ve
en önemlisi bedel ödemeden sahip olma arzusu gibi birçok olumsuzluğu yaşamak
mecburiyetinde kalınmaktadır. “İste olsun” gibi kalıplaşmış tabirleri içeren ve
içeriğini çarptıran eğitimlerin yan etkilerini üzerimizden bir haylice
atamamaktayız.
Dönüşümü veya gelişimi istiyorsunuz
ve onun peşinden gidiyorsunuz. Bu uğurda kim ne verirse onu alacaksınız. Eğer severseniz
takip edeceksiniz, sevmezseniz yok
sayacaksınız. Günümüzde bir işi daha hızlı ve daha çok para kazanarak yapmanın
yollarını öğrenme güdüsü, bizi bu şovlara itmekte ve birkaç seans sonrasında
her şeyin mükemmel olacağına inandırmaktadır. Burada bahsetmeye çalıştığım kendisini
takip eden kitleyi, sürekli olarak kendisine muhtaç, sürekli takipçi ve
entelektüel anlamda esir durumunda tutma bireylerin özüne zarar veren
uygulamalar olduğudur ve bu anlayış popüler açıdan insanların çok sevdiği fakat
uzun vadede zarar veren uzmanlık anlayışıdır. Dikkat ederseniz ‘insanların çok
sevdiği anlayış’ dedim. Çünkü bu anlayış içinde dönüşümü arayan bireyler bedel
ödemeden hayat isteyen bireyler olmaktadır.
Bu açıdan kişiyi manipüle etmek
yapılacak en büyük zarardır. Hâlbuki gerçek dönüşüm kaliteli ve kapsamlı eğitim
programlarıyla, kaliteli kitaplarla, kaliteli filmlerle, kaliteli insanlarla
zaman geçirmeye dayanan ve pratik uygulamalar içeren bir süreçle mümkün olur.
Bir insanı, onun kendi hedeflerine doğru dönüştüren şeyler; kitaplar, filmler,
şiirler, hikâyeler, kaliteli insanlar gibi kaynaklar ve uygulama dolu bir dolu
süreçlerdir.
Sonuç olarak kişiye çoğunlukla mekanik
bilgi verilmeli, kapsamlı eğitim programları uygulanmalı, pozitif bilimlerden
ve sonuçlardan bahsedilmeli ve asla manipülasyon yapılmamalı. Yani buraya kadar
demek istediğim bir insanın dönüşümünün kimseye bağlı olmaması ve her bireyin
süreçlerini kendilerinin belirlemesi gerektiğidir. En doğrusu ve sürekli olan da
budur. Bilgi uygulandıkça büyür ve yerleşir.
Eğitimci ve Yazar Uğur Kalkan
Yorumlar
Yorum Gönder